Kategori : CemPark Ansiklopedisi
* yere atmak, yere fırlatmak
* çok utanmak
* nasıl ağırlayacağını, nasıl memnun edeceğini bilmemek, çok önem vermek
* titiz ve dikkatli davranmak
* kötü bir duruma sokmak, yenmek
* vurup öldürmek
* kötü bir duruma sokmak
* daha başka bir değer taşımak, önemi olmak
* lâyıktır, uygundur, münasiptir
* sırası gelmek, zamanı uygun olmak
* çok gururlu olmak
* aşırı telâş yaratmak
* yüksek sesle ve olanca güçle bağırmak
* her tarafı ele geçirmek denetim altında bulundurmak
* Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân
* Gezinilen, ayakla basılan taban
* Özel ad olarak, yer yuvarı, yerküre, Dünya
* Bulunulan, yaşanılan, oturulan şehir, kasaba, mahalle
* Durum, konum, vaziyet
* Ülke, bölge
* Görev, makam
* Önem
* Herhangi bir şeye, bir işe ayrılmış bölüm veya alan
* İz
* Üzerine yapı kurulmaya veya ekime elverişli toprak parçası, arazi, arsa
* Toprak
* Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal
* Otel, motel vb. de kalınacak oda
* Sinema ve tiyatroda veya taşıtlarda oturulacak koltuk, sandalye
* Durum
* bir işi hazırlayanlar arasında bulunmak
* ayrılan yerde durmak, bulunmak
* şartların zor, imkânların kısıtlı olduğu durumlarda söylenir
* tamamen tükenmek, bitmek, yoksul duruma düşmek
* oturacak yer sağlamak
* (bir kimse) bir işe, görev yapacağı bir yere yerleşmek
* bulunduğu yerden bir başka yere geçmek
* çorak ve sıcak bir yeri niteler
* hiçbir yardım ve umut olmadığında kullanılır
* iz bırakmak
* iyice yerleşmek
* çok günahkâr
* önemli bir hacim tutmak
* kalabalık içinde kendine yer bulmak
* bir büyüğün önüne eğilmek
* yer ayırmak
* yer kaplamak
* önemli sayılmak, önemi olmak
* önemli sayılmak, saygı göstermek
* bir olaya yol açmak, imkân tanımak
* önemli bir görev vermek
* kendi yerini bir başkasına bırakmak
* yitirilip bir türlü bulamamak
* çok utanmak
* bir iş çok gürültülü ve telâşla yapılmak
* bir olay toplumda büyük tedirginlik yaratmak
* Bir kimseye oturması için yer hazırlamak
* Yer bırakmak, imkân vermek
* saygı görmemek, yüzüne bakılmamak
* pek çok
* çok hırpalamak
* birine türlü yönlerden saldırarak onu çok aşağılayıcı bir duruma düşürmek
* uysal ve uslu göründüğü hâlde sinsice kötülük yapan
* (ihtiyarlar için) ölümü yakın olmak
* utandırmak, mahcup etmek
* "yok olsun" anlamında bir ilenç
* yok olmak
* çok utanmak, mahcup olmak
* çok sancı, acı çekmek
* uygun olmak
* sırası, uygun zamanı olmak
* saygınlığı olmak
* yere düşmek, yere serilmek
* ayrılan bir kimsenin ardından çok zaman geçmeden
* "uygundur, iyidir" anlamında kullanılır
* belli bir yeri olmayan, serseri
* çok utanıp sıkılmak
* görünmez olmak, kaybolmak
* gizli konuşulan bir şeyin umulmadık bir yoldan başkalarınca duyulabileceği anlatılır
* sürekli kıpırdamak; içi içine sığmamak
* başka yere gitmemek
* (makam, aşama için) değişmemek
* tamam olmak, iyi durumda bulunmak
* yürür gibi yaparak hep aynı yerde, sürekli olarak ayağın birini kaldırıp birini basmak
* hiç ilerlememek, gelişmemek, değişmemek
* haklı bir sebep olmadan yerini bırakanlara veya bırakmak isteyenlere kınama ve engelleme amacıyla söylenir
* artık bulunmamak, yol olmak
* (oturulan yerden) hızla kalkmak
* yerinden ayrılmak
* coşkulu, gürültülü, karışık bir zaman yaşamak
* başka yere kaldırmak; yerini değiştirmek
* görevden ayrılan birinin yerini almak
* bulunmayan bir nesnennin veya kavramın yerine kullanılabilmek
* yapılmak, olmak
* eski duruma dönmek
* istenileni, gerekeni yapmak
* eski duruma döndürmek
* ifa etmek
* gibi görmek, saymak
* yitirilen, elden çıkan bir şeyin, benzerini veya eşini sağlamak
* iyi yerleşmek
* bir durum, bir düşünce vb. benimsenmek, yaygın duruma gelmek, yerleşmek
* yerine geçmek
* (bitki için) yeri gelişmesine çok uygun olmak
* yerine gelmek
* kendine yakışan makamı, durumu bulmak
* görevini başarı ile yapar olmak
* görevinden ayrılan birinin yerine gelen kişi, önceki görevli kadar başarılı olmak
* bir yerde uzun süre kalmak
* bk. yerini beğenmek
* bulunmayan bir nesnenin yerini almak, onu aratmamak
* görevinden ayrılan birinin yaptığı işi yapabilmek
* bir şey elde etmek amacıyla girişimde bulunmak
* yer düzeyinde
* temeline kadar yok etmek, tahrip etmek
* sonu ne olursa olsun
* çok perişan, acınacak bir durumda bulunmak
* aşırı saygı göstermek
* çok utanıp sıkılmak veya kahrolmak
* (saç, etek, paça) çok uzun olmak
* yerinden oynamak 1. yerinden ayrılmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal 2. coşkulu, gürültülü, karışık bir zaman yaşamak"Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü yerde bir noktaya dikip öylece kalakalıyordu." - H. Taner
* Yorumlarınız onay sürecinden geçtikten sonra yayına girecektir. Düzeltilmesini istediğiniz bir şey varsa buradan (yorum yerinden) bildirebilirsiniz.
Yorum (iletişim)
* Yorumlarınız onay sürecinden geçtikten sonra yayına girecektir. Düzeltilmesini istediğiniz bir şey varsa buradan (yorum yerinden) bildirebilirsiniz.
Kaynak : Güncel Türkçe Sözlük