Güncellemeler devam ediyor... Çok yakında...
* Kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında bir şeye kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, nazar
* Sevgi, ilgi, gönül bağlantısı
* Ağacın tomurcuk veren yerlerinden her biri
* Bölüm, hane
* Bazı yaraların uç bölümü
* yoğun işler yüzünden bir şeyle ilgilenme imkânı bulamamak
* çok kısa bir zamanda
* başka bir iş yapmasına vakit veya imkân vermemek
* gözün görebileceği en uzak yerlere kadar
* güzelliği ile dikkati çekmek; göz kamaştırmak
* gereken önemi vermemek
* kısaca bakıvermek
* güzel bir olay için kutlamak, iyi dileklerde bulunmak
* birine kavuştuğu sevindirici bir durum dolayısıyla "gözün aydın" demeye gitmek
* göz boyamak işi
* kandırmak, yanıltmak; gösterişle aldatmak
* uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç veya hayran bakışlar dolayısıyla kötü bir duruma düşmek
* bir şeyi ele geçirmek isteğine kapılmak
* görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek
* (bir şey) gözü, görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek
* gözle işaret etmek
* derinlemesine incelemeden okumak
* bir yeri, bir şeyi çabucak incelemek
* belli ve apaçık olarak, herkesin gözü önünde
* yakınımızda bulunmayanların özlemine, acısına daha kolay dayanabiliriz
* üzerinde birçok göz (delik) bulunan
* oda oda
* üzerinde birçok göz (delik) oluşmak veya bulunmak
* İçine girilen, öteberi konulan, bölümleri olan bir şeyin her bölmesi
* Çekme, çekmecelerin her biri
* Terazi kefesi
* hoş görmemek, bağışlamamak
* bir mal, para, değer yargısı vb. maddî veya manevî varlığın elden çıkarılmasını kabul etmek
* sevgi ve ilgiyi yitirmek (veya yitirtmek)
* okumak
* niteliğini anlamak için bir şeyin her yanına bakmak, incelemek, muayene etmek
* (araç, motor vb. için) çalışıp çalışmadığını inceleme, deneme, denetleme işi
* hiç önem vermemek, ilgisini kesmek
* ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır
* dalgınlıkla görmemek
* dikkati bir yerde toplanmak
* bulanık görmeye başlamak
* büyük emeller beslemek
* ilenç olarak söylenen söz
* gözün kör olsun
* gözü bir noktaya dikili olarak dalgın bakmak
* çok istenen bir şeyin yeterli miktarı elde edildikten sonra daha çoğunu istememek
* "geberesi" anlamında bir ilenç
* aşırı bir isteğin, öfkenin etkisiyle ne yaptığını bilmez duruma gelmek
* öfkeden gözü hiçbir şey görmez duruma gelmek
* hiç kimseye, hiçbir şeye önem, değer vermemek
* bir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak
* pek çok sevmek
* bir şeyi istemeden görmek, elinde olmayarak bakmak
* yoğun sis, duman, toz gibi sebeplerle hiçbir şey görülememek
* bakışlarını üzerinden ayırmamak, gözetlemek, hiçbir davranışını gözden kaçırmamak
* muhteşem, çok güzel, parlak, görkemli
* kuvvetli ışık veya parlaklık, kısa bir zaman için görüşü bulandırmak
* bir niteliğiyle hayran bırakmak
* dikkatle ve hissettirmeden bakışlarla kontrol altında tutmak
* bütün dikkatiyle bakmak
* acımadan, merhamet etmeden
* hiç duraksamadan, hiç çekinmeden
* göz kapağını kapayıp açmak
* başkasına söylediklerinin doğru olmadığını işaretle anlatmak için, benimsediği kimseye bakarak gözünü kapayıp açmak
* hiç uyumamak
* bir kimseyi veya bir şeyi ele geçirmeyi istemek
* gözetmek, korumak, bakmak
* görme, işitme yoluyla bilgi edinmeye çalışmak
* Görme organı
* (bazı deyimlerde) Görme ve bakma
* İyi veya kötü nitelikler, tutkular, duygular anlatan bakış
* Bakış, görüş
* Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak
* Delik, boşluk
* göz ucuyla bakmak
* göz emeği harcamak
* apaçık, belirgin, aşikâr olarak
* herhangi bir durumun nasıl bir sonuca yol açacağını hesaba katmak, dikkate almak
* önceden düşünmek, hesaplamak, dikkate almak
* zihinde canlandırmak, tasarlamak
* baygın ve anlamlı bakmak
* belli etmemeye çalışarak başını çevirmeden yandan bakmak
* fark etmek
* iyice tanımak, bilmek veya dikkat çekmek amacıyla hafif kısık gözle incelemek, bakmak
* bir şeyin göz ve akıl yoluyla anlaşılacağını anlatır
* gözünü korkutmak
* kusurları görmemezlikten gelmek, hoş görmek, bağışlamak
* umudunu kesmek,umutsuzluğa düşmek
* hiç uyumamak
* neşelenmek, ferahlamak
* bk. gönlü tok
* görmez olmak
* belli bir şeyden başka bir şeyle ilgilenmemek
* öfke sonucu en kötü şeyleri yapacak duruma gelmek
* artık ona değer vermemek
* iyi insan olmadığı yüzünden, bakışından belli oluyor
* heyecana kapılıp başka hiçbir şeyle uğraşamaz duruma gelmek
* bir kimseyi tanıyacak gibi olmak
* birdenbire veya istemeden görmek
* elde edemediği bir şeye karşı isteği sürmek
* elde edemediği bir şeyi kıskanmak
* çevresinde olup bitenin farkına varmamak, ilgisiz kalmak
* başı dönmek, hafif baygınlık geçirmek
* umutsuzluğun veya aşırı bir isteğin etkisi altında ne yaptığını bilmez duruma gelmek
* gözünde hafifçe şaşılık bulunmak
* istemeyerek bakıvermak
* bir işi yapabilme konusunda kendisine veya başkalarına güvenmek
* bir işi yaparken kendine veya başkalarına güvenmemek
* beğenip seçmemek
* gözü hiçbir şey görmeyecek ölçüde öfkelenmek
* daha önce geçirdiği kötü bir denemeden sonra birinden veya bir şeyden zarar gelebileceği kanısına varmak
* bazı zorunlu durumlarda zararı istemeyerek kabullenmeyi anlatır
* ihtiyaç duyulan şeyin yokluğu karşısında söylenir
* bir şeyi ele geçirmek isteği beslemek
* bir şeye sahip olmayı istememek
* heves beslememek, fazla önem vermemek
* kör olmak
* görülmemek, farkına varılmamak
* görünmemek, ortadan çekilip gitmek
* ortadan çekilmek veya görünmez olmak
* görünmez olmak, kaybolmak
* hırsızlıkta çok becerikli, çok usta olmak
* ayrılıp başka yere gitmek, görünmez olmak
* önem vermemek, arka plâna itmek
* gelebilecek her türlü zararı ve tehlikeyi önceden kabul etmek
* aşırı derecede görünür olmak
* tedirgin etmek, uygunsuz veya yakışıksız görünmek
* çekememezliğe yol açmak
* dikkati üzerine çekmek
* herkesin kıskançlığı kendisine çevrilmek
* davranış ve yetenekleriyle ilgi ve önem kazanmak
* belli, açık olmak
* ortaya çıkmamak, ortalıkta dolaşmamak, saklanmak
* kendisi var olduğu hâlde göz onu görememek
* bir kimseye veya nesneye bakılmasını kimse önleyemez
* çok açık bir biçimde görülmek, herkes tarafından bilinmek
* bir şeye çok istekle ve dik dik bakmak
* göz değdirmek
* görülmek, bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmak
* açıklamak, sergilemek, göstermek, tanıtmak
* uyanmak
* bk. gözü açılmak
* uyku, istek gibi herhangi bir durum gözlerinden belli olmak
* bakışları daha canlı ve parlak olmak
* gözleri yaşararak çevreyi bulanık görmek
* ateşli hastalık veya öfkeden gözleri kızarmış ve parlamış olmak
* gözleri şakaklara doğru gerilmiş olan
* aşırı yorgunluktan göz çevresi kararmak veya çökmek
* ağlayacak kadar duygulanmak
* (aşırı ateşten veya can çekişirken) gözlerin renkli bölümü kapakların altında kalarak görünmemek
* öfkesinde ne yaptığını bilmemek
* korku, öfke ve telâşı gözlerinden belli olmak
* büyük bir şaşkınlık veya öfkeden dolayı gözler doğal olmayan bir biçimde açılmak
* şeytanca ve çapkınca bakmak
* hayran olmak, büyülenmek
* güçlü ışık yüzünden bakamamak
* çok neşeli, mutlu, heyecanlı
* uykusuzluk, yorgunluk, ağlama gibi sebeplerle gözleri çok kızarmak
* sinirden, öfkeden, hiddetten gözleri irileşmek ve kızarmak
* ölmek
* çok uykusu gelmek
* baş dönmesi, açlık, yorgunluk gibi sebeplerle iyi göremez olmak
* gözlerinde sevinç ve istek belirmek
* gözlerine yaş gelmek
* göz kapakları hafifçe kapanmaya başlamak
* (bir şeyden) gözlerini ayıramamak
* kurnazlığı gözlerinden belli olmak
* gözleri sulanmak
* duygulanmak
* birinin gelmesini, merak, istek veya özlemle beklemek
* çok kızmak, öfkelenmek
* çok üzücü bir sebeple sarsılmak
* (birinin) içinden geçenleri bakışlarından sezmek
* hiç umulmayan, hiç beklenmeyen bir şeyin görülmesi karşısında şaşırmak
* hiç uyuyamamak
* uyanmak
* kendine gelmek, ayılmak
* bakışlarını ayıramamak
* gözlerini yarı kapamak
* gözlerini, akı çok görünecek biçimde açmak
* gözlerini aşırı yormak
* öfke ile bakmak
* öfke ile bakmak
* dikkatle bakmak, gözünü ayırmadan bir yere veya bir kimseye bakmak
* şaşkınlıkla, hayretle bakmak
* biriyle göz göze gelmemek için gözlerini başka tarafa çevirmek
* bk. gözünü kan bürümek
* ölmek
* birine çok kötülük etmek
* çok sevindiği yüzünden, gözlerinden belli olmak
* utancından yüzü çok kızarmak
* gerçekleşmesini çok istediği bir dileğine erişmeden ölmek
* fırsattan yararlanma, kurnazca davranma
* iyiyi kötüyü veya kendisine yarayanı ayırt eder duruma gelmek
* gözü yaralanıp kör olmak
* önceden iyi göremediği bir şeyi sonradan görür olmak
* bir şey ilk etkisini yitirmek, yadırganmaz olmak
* bir işi becerebileceğine inanmamak, yadırganmaz olmak
* bırakılan bir şey veya kimse ile ilgili tedirginliği sürmek
* bağlanmak, tutulmak
* büyülenmiş bulunmak
* hiç acımamak, hiç merhamet etmemek
* yerine koymak
* bir olaya tanık olmak
* kim ve ne olduğunu anlamak için dikkatle bakmak
* güvenmemek
* yanında, mevcudiyetinde
* dikkati çeken bir şeyden bakışlarını ayıramamak
* ölmek üzere olmak
* güvenmek, beğenmek
* güvenmemek, beğenmemek
* uyuyamamak
* kıskançlık sebebiyle herkesin ilgisini çekmek
* herkesin dikkatini çekmek
* bir işi yapacak güç ve yeteneği kendinde bulamamak
* daha önceden denediği için o durumla karşılaşmaktan korkmak, o işe girişmekten çekinmek
* birinin gelmesini merak istek veya özlemle beklemek
* bulunduğu durumdan çok üstün olan bir duruma ulaşma amacını gütmek
* sevgi anlatan bir seslenme
* bir şeyin doğruluğuna inandırmak için edilen ant
* bana hiç görünmesin, yüzünü görmek istemem
* sevinçli bir olay dolayısıyla kullanılan bir kutlama sözü
* bir kimseye göre, nazarında, indinde
* bir şey bir kimseye olduğundan güç veya önemli görünmek
* bir kimseyi olayı veya şeyi abartmak
* herhangi bir üzüntü veya zor durum dolayısıyla o şeye değer verecek durumda bulunmamak
* sert ve şiddetli darbe yüzünden göz önünde yıldızlar oluşmak
* çok sevindiğini belli etmek
* çok özlemek
* görememek, dikkat edememek
* dikkatle izlemek
* üzerine titremek, kollayıp gözetmek
* bk. gözden sürmeyi çalmak
* çok uykulu olmak
* bk. gözünün içine bakmak
* çok gelmek, tedirgin etmek
* nankörlük eden kimseye söylenen bir ilenme
* görünür olmak, dikkati çekmek
* sevgi ve ilgisini kazanmak
* kendi derdi dolayısıyla hiçbir şeye değer vermemek
* bir şeyi birdenbire, istemeden görmek
* karasu hastalığı yüzünden gözü görmez olmak
* gelmesini çok istediği kimsenin uzun süre yolunu gözlemek
* başarabileceğini ummak
* zevkine uygun bulmak, hoşlanmak
* uygun bulmak, elverişli görmek
* bir kimsenin görmediği veya bulamadığı bir şeyi, ona sert bir tavırla göstermek
* hiç uyuyamamak, uykusuz kalmak
* uyanık, dikkatli bulunmak
* görüşünü değiştiren bilgi vermek, uyarmak
* kadın ilk cinsel ilişkiyi o erkekle kurmuş olmak
* çevreyi tanımaya başlamak
* bk. gözlerini belertmek
* bir şeye, bir yere bakmakta iken, gözünü oradan başka bir yere çevirememek
* bir şeye sürekli olarak bakmaktan kendini alamamak
* düşünce ve duygularını yanıltmak
* ondan başka hiçbir şeyi görmemek, tamamen ona bağlanmak
* beceriksizce davranmak, zarara uğratmak
* iyisi dururken en kötüsünü seçmek
* tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek
* bk. gözlerini dikmek
* bol bol vermek
* aldanmamak için çok uyanık bulunmak
* başkasının gözüne sürekli olarak bakmak
* çok fazla istemek, aşırı istemek
* çok öfkelenmek
* intikam alma duygusundan başka bir şeye önem vermemek
* adam öldürecek kadar öfkelenmek
* ölmek
* görmezden gelmek
* çekinmeden, korkusuzca
* yıldırmak
* çok kötülük etmek
* okşamalık olarak kullanılır
* rica veya sevgi sözü
* kendinden olan veya kendisine verilen şey ne kadar çok olursa olsun, bununla yetinmeyenler için ilenme olarak söylenir
* sürekli denetim altında bulundurmak
* bk. gözünü korkutmak
* bk. gözünün kapamak
* ölmek
* görmemezlikten gelmek
* çok sevmek
* sabahleyin uyanır uyanmaz
* cesaret ve soğuk kanlılıkla
* bir kimsenin üstüne titremek
* buyruğunu yerine getirmeye hazır bulunmak
* bir arzunun gerçekleşmesi için gözleriyle birine yalvarmak
* belli etmemeye çalışarak, başını çevirmeden yandan bakmak
* sürekli denetimi altında olmak
* hiç unutmamak, olduğu gibi hatırlamak
* hatırlamak
* bir türlü unutamamak
* bir şeyi zihinde canlandırmak tasarlamak, hatırlamak
* birinin her davranışını hoş görmek
* Yorumlarınız onay sürecinden geçtikten sonra yayına girecektir. Düzeltilmesini istediğiniz bir şey varsa buradan (yorum yerinden) bildirebilirsiniz.
Yorum (iletişim)