Kategori : CemPark Ansiklopedisi
* Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm
* Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım
* Mide, bağırsak, karın
* Akıl, gönül, irade gibi insanın manevî varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri
* Bir ülkede, şehirde, toplulukta vb.de olan veya yapılan
* (somut kavramlarda) İki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan
* Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dahil, dış karşıtı
* Oyuk olan veya oyuk sayılabilen şeylerin boşluğu
* Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta
* (toplu bir durumda bulunan) Kimse veya nesnelerin arasında bulunan kimse veya nesne
* Ten ile dış giysiler arası
* telâş veya kaygı ile üzülmek
* (durum, olay vb.) çok acıklı, çok üzücü
* sinsi
* kapsamak
* aşırı acı, sıkıntı veya üzüntü verecek davranışta bulunmak
* çok istemek, sabırsızlık göstermek
* büyük bir acı ve üzüntünün etkisi altına girmek
* sıkıntısını kimseye belli etmemek
* yapılan bir kötülüğe karşı sesini çıkarmamakla birlikte, bunu unutmamak
* sıkıntı, fenalık basmak
* bk. kabuğuna çekilmek
* soluk almak
* bilincine varmak, anlamak
* bir şeyi yapmamaktan dolayı üzülmek
* hiçbir belirtiye dayanmadan, bir işin olacağını veya olduğunu önceden sezinlemek, malûm olmak
* dertlendirmek, üzmek
* bk. içine sıçmak
* kederlenmek, hüzünlenmek
* duygulanmak, etkilenmek, dokunmak
* çevresindeki kişilerle ilgi kurmamak, duygularını kimseye açmamak
* kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak
* çok etkilemek, çok üzmek
* bozup berbat etmek, içine etmek
* isteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak (duymamak)
* içi rahat etmek (etmemek)
* birini çok sevmek
* bir şeyi bozup berbat etmek
* derdini anlatmak, içini dökmek
* (tatlı) ağır gelip artık yiyememek
* çok konuşarak veya ağır davranarak birini usandırmak
* yoğun olarak hissetmek
* sıkıntı ve derdini söylemek; öfkesini açığa vurmak
* üzüntüyle veya özlemle derin soluk almak
* ruhunu karartmak, bezdirmek, yıldırmak
* derdini anlatmak, iç dünyasındaki duygu ve düşüncelerini bir bir anlatmak
* ferahlamak, rahatlamak
* üzüntüsünü, sıkıntısını duymak
* bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek
* bir üzüntüden rahatsızlık duymak, tedirgin olmak
* sürekli bir kaygı içinde bulunmak
* çok üzülmek, aşırı derecede sıkılıp harap olmak
* birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak
* sürekli düşünmek, hep onunla meşgul olmak
* sıkıntı vermek
* çok üzülmek
* çok üzülmek
* acısı, hüznü, kederi son bulmamak, sürmek
* İnsanın manevî varlığıyla ilgili olan
* Muhteva
* Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım
* gönüle ferahlık vermek, gönlü ferahlatmak
* bk. iç tutmak
* üzüntüyle göğüs geçirmek; hıçkırıkla ağlamak, ahlamak
* eline geçen bir şeyi sahibine bildirmeyerek kendine mal etmek
* derin soluk alarak üzüntüsünü belli etmek, içini çekmek
* istek uyandırmak
* huylandırmak
* yemişin içi oluşmak
* güzel bir şey karşısında sıkıntısı dağılmak, ferahlamak
* dış görünüşü iyi, ancak içi bozuk (kimse)
* midesi kabul etmemek
* sakıncalı gördüğünden veya beğenmediğinden, bir işi yapmak istememek
* çok acıkmak
* çok şekerli veya yağlı yiyecek ağır gelmek
* dış görünüşü ile başkalarının hoşuna giden bir şey veya durumun gerçekten kötü yönleri olduğunu belirtmek için kullanılır
* kusacak gibi olmak
* bir şeye çok üzülmek
* ansızın içi sızlamak
* istek duymak
* her işte aklından türlü kötülükler geçiren
* sıkılmak, bunalmak
* bk. içi götürmemek
* düşündüğünü açıkça söyleyen, gizli bir düşüncesi olmayan, iki yüzlü olmayan, özü sözü bir
* kusmaktan çok rahatsız olmak
* bir taşıtta, kötü yol sebebiyle çok sarsılıp kusmak
* kaygı duymak, çok üzülmek
* üzülmek, yüreği burkulmak
* sıkıntı ve heyecan içine düşmek
* istemeden kısa bir süre uyuyuvermek
* bir işe yaramaz duruma gelmek
* yaşlılıktan, güçsüzlükten isteksiz olmak, hiçbir şeye ilgi duymamak
* kavun, karpuz vb. yenmeyecek biçimde içi bozulmuş olmak
* içi sürmek
* bir şeyi yapmayı veya elde etmeyi çok istemek
* (acıklı bir durum karşısında) dayanamamak
* kıskanmak, çekememek
* vicdanına sığdıramamak
* birdenbire heyecanlanmak
* hoşlanmak, sevmek
* tedirgin olmak
* telâş, sabırsızlık, coşkunluk göstermekten kendini alamamak
* istediğini yapamamak yüzünden üzülmek; dert etmek
* (bir şeyden) midesi bulanmak
* iğrenerek bulantı duymak
* taşkın bir ağlama duygusu içinde bulunmak
* duygulanmak, heyecanlanmak
* çok üzüntü duymak
* sıkılmak, bunalmak
* sıkılmak, bunalmak; hiçbir şeyden tat alamaz olmak
* umutsuzluğa düşmek
* açlıktan midesinde eziklik duymak
* birine acıyarak çok üzülmek
* bk. içi vık vık etmek
* kaygı duyulacak bir konu bulamadığını öğrenerek ferahlamak
* bunalmak
* bir şey veya kişi için çok üzülmek
* ishal olmak
* özen göstermek
* çok üşümek
* duygulanmak
* sabırsızca, tedirgin davranmak
* bk. yüreği yağ bağlamak
* çok susamak
* büyük bir acı vb. sebebiyle çok üzülmek
* hissetmek, varlığını algılamak
* göze çarpmak
* (giysi için) çok büyük gelmek
* olumlu veya olumsuz bir durumun aşırı derecesinde bulunmak
* karışık bir işin güçlüklerini yenebilmek, üstesinden gelmek
* bir şeyi yapmayı düşünmek
* düşünmek, aklından geçmek
* bir şeyi yapmak için içten bir istek duymak (veya duymamak)
* sezdirmeden eğlenmek
* bk. içi kan ağlamak
* kimsenin duymayacağı kadar yavaş sesle konuşmak
* ruhundaki güzellikler yitmek, iç acısı duymak
* ses çıkarmadan okumak
* sessiz bir biçimde sövmek
* içini yakmak çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
* Yorumlarınız onay sürecinden geçtikten sonra yayına girecektir. Düzeltilmesini istediğiniz bir şey varsa buradan (yorum yerinden) bildirebilirsiniz.
Yorum (iletişim)
* Yorumlarınız onay sürecinden geçtikten sonra yayına girecektir. Düzeltilmesini istediğiniz bir şey varsa buradan (yorum yerinden) bildirebilirsiniz.
Kaynak : Güncel Türkçe Sözlük