Güncellemeler devam ediyor... Çok yakında...
Kategori : CemPark Ansiklopedisi
* Asetabulumun mediyal tarafında, ligament geçmesine yarayan çentik, insisura asetabuli.
* Yorumlarınız onay sürecinden geçtikten sonra yayına girecektir. Düzeltilmesini istediğiniz bir şey varsa buradan (yorum yerinden) bildirebilirsiniz.
Yorum (iletişim)
* bir işi aralıksız sürdürmek
* iyileşememek, yataktan çıkamamak
* arada en ufak başka bir iş yapamayacak kadar sıkışık durumda bulunmak
* ölümü göze alarak bir işe girişmek
* canını korumak
* geçimini sağlayacak bir duruma gelmek
* birini ağır bir zarara uğratmak
* bir işe girişirken ölümü göze almak
* barınacak bir yer bulmak
* çaresiz kalarak çok pişman olmak
* (kadın) saçını toplayıp başına bir çeki düzen vermek
* bk. kellesini uçurmak
* kendini feda etmek
* güç bir duruma sokmak
* yok olmasına sebep olmak
* yastığının altında
* birinin hilesiyle yapılmak
* kimseden yardım görmeden kendi işini kendi yapmak
* başka bir şeyle ilgilenmeyecek kadar sıkıntılı durumda bulunmak
* kendi düşünce ve görüşünün en iyi olduğuna inanarak kimsenin öğüdünü, uyarısını dinlememek
* karşısındakini bezdirinceye, bıktırıncaya kadar sürekli konuşmak veya söylemek
* başa gelecek bir belâyı savmak veya önlemek için yapılan bağış, özveri
* bir işin yöneticisi olmak
* önde olmak, üstün durumda olmak
* en ileri durumda bulunmak
* çok saygı göstermek
* başından alarak, bir kez daha, yeniden
* pek çok olmak, pek çoğalmak
* İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız gibi organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser
* Bir topluluğu yöneten kimse
* Başlangıç
* Temel, esas
* Arazide en yüksek nokta
* Bir şeyin genellikle toparlakça ucu
* Bir şeyin uçlarından biri
* Kasaplık hayvanlarda ve bazı yiyeceklerde tane
* Para değiştirirken verilen veya alınan üstelik, sarrafiye
* zihin yorgunluğu geçmiş olmak
* onurlu, kibirli, kendini beğenmiş
* binicisini alıp götürmek
* belirtilen istekleri içtenlikle yapmayı kabul etmeyi anlatır
* memnunlukla, seve seve
* yakınlarından birini toprağa vermiş bir kimseye söylenen ilgi ve yakınlık anlatan söz
* sürekli istemek, ısrar etmek, inat etmek
* kötü bir olay dolayısıyla dert sahibi olmak
* sıkıntı vermek, tedirgin etmek, musallat olmak
* bir sorunla karşılaşmak, kötü bir duruma düşmek
* büyük felâket getirmek
* kötü bir duruma uğramak
* ölüm ihtimalini bildirmek için kullanılır
* kimseden izin almaksızın dilediği gibi davranan
* bir şeyi öfkeyle, nefretle geri vermek
* birine verilmek istenilen bir şeyin öfke ve nefretle geri çevrildiğini anlatmak için söylenir
* şımartmak, çok yüz vermek
* birinden yüz bulup ona karşı pek şımarıkça davranmak
* birine, haberi olmadan kötü duruma düşürücü davranışta bulunmak
* bir şeyi üzüntü konusu yapmak
* beklemediği büyük bir nimeti ele geçirmek
* birinin yanından uzaklaşmamak, onu denetim altında bulundurmak
* bir işi yaptırmak için yanında ayakta durmak
* bir şeyin yanında ve ayakta beklemek
* birini veya bir şeyi korumak için bir kimseyi görevlendirmek
* bir içeceği kabı yukarı kaldırarak sonuna dek içmek
* musallat etmek
* ağır yük olmak
* üstüne kalmak
* başına giymek
* bir şeyi öfke ile birisinin başına vurmak
* görevi altında bulundurmak
* bir işin yönetimini ele almak
* bir işi yapmaya başlamak
* bir görevin başına gelmek
* kötü bir durumla karşılaşmak
* beklenmedik, şaşırtıcı bir olay veya durumla karşılaşmak
* güneş çarpmak
* uğraştırıcı ve üzücü bir işin çıkmasına yol açmak
* istenilmeyen veya uğraştırıcı bir işe yol açmak
* boşa gitmeyen ve beklenmedik bir iş veya olayla karşılaşmak
* yapılan bir iyiliği sürekli olarak söyleyerek bıktırmak
* yapılan bir iyiliği yüzüne vurarak birini üzmek
* istemediği hâlde bir işi yapmak veya bir kimseye bakmak zorunluğu ile karşılaşmak
* öfkelenmek, hiddete kapılmak, kontrolünü yitirmek
* çok kederlenmek
* Bir işi yapmaya başlamak, işe koyulmak
* birine musallat etmek
* çok değer vermek, ilgi göstermek
* felâkete uğramak
* harap etmek, zor durumda bırakmak
* uysal ve sessiz kimseler için kullanılır
* (içtiği içki) ne yaptığını bilemez bir duruma düşürmek
* (gaz veya sıcaktan) başı ağrımak
* (bir şeyin) sırada önde olanı, önde geleni
* yanında durup gözetlemek
* gürültü ile tedirgin etmek
* (genç için) sorumluluk duygusundan uzak, zevk, eğlence peşinde koşmak
* gerçekleşmeyecek şeyler düşünerek vakit geçirme
* aynı sıkıntılı durumda bulunmak
* yöneticisi olmak
* yapılan bir iyilik çok söylendiğinde o iyiliğin artık istenmediğini belirten bir söz
* eşek gibi bir adam
* üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak
* işi pek çok olmak
* kurtulmak, sorumluluğu atmak
* yapılması güç bir işi yapmaktan kendini kurtarmak
* sürdürülmesi gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermek
* gücünün üstünde olan işlere kalkışmak
* daha önce aynı duruma uğramış olmak
* yapılması istenmeyen bir işi baştan engellemek
* hayatından kaygı duymak, cezalandırılmaktan korkmak
* bir istekte bulunanı sözde bir sebeple uzaklaştırmak
* gereksiz sözlerle birini bunaltmak
* bir iş için birini tedirgin etmek, uğraştırmak
* uzun uzun anlatılan bir sorunu sonuca bağlarken sözün uzadığını anlatmak için söylenir
* bir şeyden kurtulamamak
* izin almadan ve gideceği yeri bildirmeden gitmek, savuşmak
* başına büyük bir dert almak
* birini nişanlamak veya evlendirmek
* gözetlemek
* birini bir işe yerleştirmek, işsizlikten, başıboşluktan kurtarmak
* birini, kötü sonuçlar verecek bir duruma itmek
* yalnız veya serbest bırakmak
* (bitki için) filizlenmeye başlamak
* baş ağrısını önlemek için alnın üstünden arkaya doğru eşarp ve benzeri şeyleri çepeçevre bağlamak
* sıkıntılı bir duruma girmek veya getirilmek
* onurunu korumak
* sis kaplamak, sis bürümek
* mutluluktan yarı sarhoş duruma getirmek
* kendine hayran bırakmak
* sessiz, sakin kalmak
* bir daha kötülük edemeyecek duruma getirmek
* Bir şeyin yakını veya çevresi
* "Baş" kelimesi birçok deyimde "öz varlık, kendisi" anlamını taşıyan bir zamir niteliğindedir
* Önem veya yönetim bakımından ileride olan, en önemli, en üstün anlamında birleşik kelimeler yapar
* Güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş derecenin en yükseği
* "... başına" adlardan sonra ve nicelik anlatan kelimeden önce gelerek üleştirme anlamı verir
* Deniz teknelerinde ön taraf
* En uç, yüksek nokta veya en ön
* sıkıntı vermek, uğraştırmak
* tedirgin etmek, bıkkınlık vermek, can sıkmak
* çok uğraştıran bir konu yüzünden vakit ve fırsat bulamamak
* fırsat bulmak
* kişiliğinden kaybederek toplum içindeki durumu sarsılmak
* tepesi üstü düşmek
* sürekli zarar görmek veya kötüleşmek
* başına bir örtü örtmek
* başak vermek
* birine veya bir şeye bağlanmak, intisap etmek
* çocukların "Allaha ısmarladık" anlamında ellerini başlarına götürmelerini sağlamak için söylenir
* birinin, bir şeyle veya bir kimseyle yalnız kalmasını sağlamak
* biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak
* birlikte bulunmak, beraber yaşamak
* iki veya daha çok kimse bir kenara çekilip konuşmak
* dayanışmak
* (alış verişte) kazanç bırakmak
* ön ayak olmak
* başı arkaya doğru döndürtmek
* birinin arkasından hayranlıkla bakmak
* (çabuklukta) olağanüstü, aşırı
* baygınlık verici
* başarıdan, gururdan, sevinçten çok mutlu duruma getirmek, aşırı heyecanlandırmak
* bir kimseyi yola getirmeye veya bir şeyi yapmaya gücü yetmek
* saygı göstermek için baş eğerek selâmlamak
* direnmekten vazgeçip buyruk altına girmek, inkıyat etmek
* ölmeden, yaşarken sağ iken
* gücü yetmek (yetmemek), başarı kazanmak (kazanmamak)
* yenmek, gücü yetmek
* belirmek, ortaya çıkmak, zuhur etmek, vuku bulmak
* evlendirmek
* evlenmek
* ayaklanmak, yönetime karşı gelmek, isyan etmek
* iyice coşmak, kabarmak
* bk. başını kaldırmamak
* selâm için baş eğmek
* baştan gelen dalgalarla gemi, başı ve kıçı üzerinde inip kalkmak
* aile içindeki, arkadaşlar arasındaki uyuşmazlıklar yabancılara duyurulmamalıdır
* bir şey uğruna ölümü göze almak
* bir işi başarmak için çalışmak
* küçükler büyüklerin izinde gider, her işte onları örnek tutarlar
* küçük bir işte de olsa, başta olmak önemlidir
* bir yerde baş olan kimse taşıdığı değer dolayısıyla o yere gelmiştir
* iş başındaki kişinin işi çoktur
* ölen bir kimsenin yakınlarına ilgi ve yakınlık anlatan söz söylemek
* karşısındakinin her sözünü uygun bulur görünmek
*
* elebaşı olmak
* rüzgâr, fırtına yüzünden, yapılışındaki veya yükselişindeki bir bozukluk sebebiyle gemi dümene uymamak, rotadan çıkmak
* çok iyi ağırlamak
* büyük bir saygı ve ilgi ile karşılanır veya ağırlanır
* bir dileğin yerine getirileceğini içtenlikle belirtmek için "peki" anlamında kullanılan söz
* (çıban) olgunlaşmak
* (buğday vb. bitkiler) başak bağlamaya başlamak, başak oluşmak
* (gemi, kayık) döndürmek, çevirmek
* kötü duruma düşürmek
* (kuaför) saç bakım ve tuvaleti yapmak
* aile içindeki kişilerin anlaşmazlıkları aile içinde kalmalıdır
* birinin ölümüne veya yok olmasına sebep olmak
* birinin güç duruma düşmesine yol açmak
* birinden üstün olmadan
* bir yabancı paranın veya değerli kâğıdın piyasa değeri ile üstünde yazılı değerin aynı olması durumu
* eşit olmak, denk olmak
* güçlükler çıkaran biriyle olan işini, kendi istediği yolda sonuçlandırabilmek
* bir şeye gücü yetmek
* en üstün yeri almak
* çaresiz durumlara düşüldüğünde insanın kendini üzüntüye kaptırmayıp bu durumlara katlanmasının olağan ve doğru bulunduğunu anlatır
* (kötü bir duruma) uğramak
* yağlı güreşte, en usta pehlivanlar başpehlivanlık için yarışmak
* en üstün sonucu elde etmek için mücadele vermek
* değiş tokuş yaparken üste bazı şeyler vermek
* biri evlendirilmek
* birini yandaş olarak kazanmak, kendi yanında tutmak
* bir işten dolayı sorumlu duruma düşmek
* çözülmesi güç, sıkıntılı bir durumda
* sıkıcı, üzücü bir durumla karşılaşmak
* eşi hayatta olan (karı veya koca)
* herhangi bir konuda önde gitmek, ön ayak olmak
* başı çok ağrımak
* sıkıntıya girmek
* (para yönünden) sıkıntıya, darlığa düşmek
* parasızlıktan dolayı sıkıntıda olmak
* sıkıntılı bir duruma düşmek
* çözülmesi güç, sıkıntılı durumda
* insana, eşyanın dönmesi, ayağının altından yerin çekilmesi gibi bir duygu gelmek
* sıkıntı yaratan bir durum karşısında bunalmak
* görkemli bir şey karşısında şaşırmak
* para veya mevki sebebiyle şaşırıp şımarmak
* beklenmeyen bir mutluluğa ermek
* sevinçli
* bir şeyden hoşlanmamak
* "çocuğumuzun başı için", "annenizin başı için" gibi sözlerde değerli bir kişi ortaya konarak kullanılan ant veya yalvarma sözü
* yanında bir işi konuşamayacak kadar çok kimse var
* başında çok ağrı ve uğultulu bir sersemlik olmak
* başkası uğruna büyük bir zarara uğramak
* uslu, çevrede gözü olmayan
* herhangi bir güçlük karşısında kalmak, bunalmak
* herhangi bir güçlük karşısında bunalmak, zor durumda kalmak
* ağır bir durum kendisine ders olmak
* gürültüden veya üzüntüden başı ağrımak
* her zaman iyi karşılanmak, ağırlanmak
* bir düşünce veya davranışı uygun bulmak
* yatağa yatıp uyumamış olmak
* yorgunluktan veya güçsüzlükten uykuya dalmak
* utançla, kırgınlıkla, üzüntüyle
* bir işi kötü yapmak, bir işi istenildiği gibi yapmamak
* öldürülmesini istemek
* ayartmak, kötü yola sürüklemek, doğru yoldan saptırmak
* ahlâkı bozulmak
* başkası tarafından kullanılmış
* batma tehlikesi karşısında, gemi başını karaya vurup oturmak
* sonunu düşünmeyerek hesapsız, batarcasına yaşamak
* üstünkörü, özen göstermeden
* baş kaldırmak işi, isyan
* Yorumlarınız onay sürecinden geçtikten sonra yayına girecektir. Düzeltilmesini istediğiniz bir şey varsa buradan (yorum yerinden) bildirebilirsiniz.
Yorum (iletişim)